Afyonkarahisar

CEVAP VEREMEDİLER!

Sandıklı Belediye Başkanı Mustafendi, twitterden yayınladığı mesajda şöyle demişti:

CEVAP VEREMEDİLER!

Sandıklı Belediye Başkanı Mustafendi, twitterden yayınladığı mesajda şöyle demişti:

“Sandıklımıza yapılacak olan hizmetlerimiz her ne kadar engellenmeye çalışılsa da, Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğümüz ile sözleşmemizi imzaladık. Zamanı ve yeri geldiğinde tek tek açıklamasını yapacağım…

Bu kadim ilçeye hizmet etmemizi hiç kimseye engelletmeyeceğim…”

Bu twitin üzerinden 5 yıl geçti..

Sorduk, 5 yıl bekledik, açıklama yapmadı..

Şimdi soralım;

Sandıklı’ya yapacağınız hizmeti: kim, nerede, ne zaman, nasıl, hangi şekilde engelledi?

Neden açıklamıyorsun?

Muhterem Mustafendi; açıklama yapmanın zamanı gelip geçmedi mi?

Yoksa büyük başarılar elde ettiğini göstermek için hayali muhalifler, rakipleri mi yaratıyorsun?

“Engellenme” sözünü sık sık söylediğin biliniyor ama;

Gerçekse, neden açıklayamadığın bilinmiyor..

** 

Ece Mahallesi Çini Sokak’ta..

Yıllardır imar izni verilmeyen bu parsele inşaat izni nasıl verildiğini sormuştuk?

Sokakla sıfır kaldırımı olmayan bina nasıl yapılmıştı?..

Bu şekilsiz binayı yapanlarla yakın akrabalığınız var mıydı?

Yeşil saha olan yıllardır imar verilmeyen parsele, inşaat izni verilince insanın aklı karışmaz mı?..

Bu soruyu soralı 3 yıl oldu cevap veremedi..

Israrla sorduk:

İmar Müdürü Tahir Efendinin babasından Yanıkören köyündeki o  tarihteki gerçek değeri 15 bin lira olan bataklık tarlayı, 150 bin liraya SANJET’e alıp, 50 yıl Sandıklı’nın kum ihtiyacını karşılayacak diye haber yaptırdığınız hayali kum ocağından bugüne kadar hiç kum aldınız mı?

Hayır, hiç kum almadınız ve satmadınız!

Dolar o tarihte 3 lira civarındaydı..

Bugünkü fiyatla 1 milyon 400 bin lira olan bataklığın parası vatandaşın verdiği vergilerden ödenmiş yani kamunun parası heba edilmiş olmuyor mu?

Bu soruya da, cevap verebildiler mi?

Hayır, veremediler, veremezler de..

**

Eski Güven Un Fabrikasının yerine yapılan ve caddeye kadar devam eden yeri bilirsiniz..

Cadde tarafında 40 metre karayollarına ait yer işgal edilmiş..

Belki de karayollarından satın alınmış olabilir ama açıklanması gerekir, vatandaş soruyor: “Bu yapılan yere imar verildi mi? İmar Barışına girdi mi?”

Ki aynı yolda bulunan Başkan Mustafendinin arsasının önü de işgal edilmiş ve tek parsel haline getirilmiş..

Vatandaş orayı da merak ediyor; “Nasıl yapılmış?”

Ayrıca, arsanın arka tarafında eskiden baraka bulunan yere, dubleks villa yapılmış!

O arsanın hafif sanayi olarak tescili varken ve imar affından sonraki tarihte yapılmış..

Daha önce yapılmış ise o tarihe ait bir belge ortaya konması lazım.. Sonra yapılmışsa İmar affından nasıl yararlandığını açıklamalı’

Planda olmamasına rağmen o cevizli villaya SANJET hattı nasıl çekilmiş?

** 

Yazmaya başlayınca birilerine rahatsızlık vereceğimizi biliyoruz..

Ancak, kimse oturduğu koltuğu şahsi çıkarlarına alet edemez..

**

Şehirdeki uygulamalarda ayrıcalık yaşanıyor..

Mağazaların çoğunun önünde sundurma varken, sadece bir vatandaşa 111 bin lira ceza yazılmıştı..

Her yerde sundurma var.. Tek tek yazdık birçok fotoğraf da yayınladık, “neden bu ayırımcılık” dedik, cevap veremediler!..

Veremezler de..

** 

OSB’ye tekstil fabrikası kurulacak, 1000 kişi istihdam edilecek diye reklam yaptılar..

Noldu?

Cevap yok!

** 

Ofisten 2 milyona alıp termal otel yapacağız diye bilbordlarla reklamını yaptığınız değerli arsayı verdiğiniz sözleri unutarak, imar sorununu çözeceğinizi belirterek ve maalesef imar sorununu çözmeden sattınız..

Siyaset yapan sözünden dönerse sonuç ne olur?

**

Belediye insan kaynaklarının başına getirdiğiniz şahıs hakkında konuşulanlar kulağınıza gelmiyor mu?

Ki, sizin etrafınızda çok hassas kulaklar olduğu söylenir..

**

Cevap veremeyecekleri çok daha yeni sorularımız olacak..

Buzdolabında idi..

Tek tek çıkartıp masaya koyacağız..

Sabırlı olun bekleyin..

**

Konu değiştirelim:

Ya muhterem, seni bir türlü çözemedim..

Sen nesin?

Lahana gibisin mesela…

Kat kat… İçin gözükmüyor…

Hangi cemaatle hangi amaçta, kimlerle, nasıl iç içesin?..

Anlayamadım…

Mesela; turp gibisin…

Sanki, yerin altında büyümüşsün de, haberimiz olmamış…

Haberimiz olduğunda: zeytinyağı gibisin…

Hep üste çıkıyorsun…

Bir olumsuzluk çıktığında “bakalım şimdi ne yapacak?” derken..

Çok geçmez, zeytinyağı gibi üsttesin…

Neredeyse karşındakiler boynunu büküp “Ben yapmadım” diyecekler…

Ben kendimi maydanoza benzetirim..

Söylemeye gerek var mı, bilmiyorum ama…

Girmediğim, burnumu sokmadığım, karışmadığım bir tek şey yok…

Saklanan, kimse duymasın denilen her şeye maydanozum ben..

**

Bir alıntıyı aktarım sizlere..

“Kibir acizlerin karakteridir.

Zayıflar, öz güveni eksik olanlar, bilinçten mahrum olanlar, üretmeyenler kibirli olur, acımasız olur..

Kendilerini “dünyayı kendisinin yarattığını” zanneden nice iş adamları, bürokratlar, başkanlar gördük..

Havalı giyim kuşam ve kibirle doldurulmuş adamlar.

“Tanımak mı istiyorsun kendini. Gölgenle hem-hâl olduğun bir vakitte sor hangi derdin tâlibi, hangi hüznün dervişisin?

Ve meşrebini söyle gönlüne, aklın duymasın…”

Ey gönül,

Fânî şeylerin uğrunda ebedî olanı satma, şunu bil ki; öldükten sonra senden alınacak ilk şey ismindir.

O nedenle öldüğünde sana “cenaze” diyecekler; kimse seni isminle çağırmayacak.

Sana son defa cenaze namazını kılmak için geldiklerinde, adını sormayacaklar “Cenaze nerede?” diye sorarlar.

Toprağa verirken dahi adın zikredilmeden “Cenazenin ucundan tut!” der birileri.

Sahi, ismin dahi seni terk etmişken soyun, dilin, paran, mevkin, makamın ne verebilir o gün ?

Koskocaman bir hiç…

Öyleyse;

Ey insanoğlu,

Kasana, kesene, makamına, rütbene sarhoş olma. Üzüm sarhoşluğuna benzemez, teneşir tahtasında ayılırsın..”

**

Selam ve dua ile..

Hayırlı günler..