“ÇÖLYAK HASTALARI, GLÜTENSİZ DİYETE DEVAM ETMELİ”

İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Serhat Korkmaz, çölyak hastalığının ince bağırsakta hasarlar oluşturan, alerjik bir sindirim sistemi hastalığı olduğunu belirtti. Korkmaz, “Bağırsaklardaki besinlerin emilimini ve kana geçişini sağlayan tüysü oluşumların (villus) yapısının bozulmasına sebep olup, yiyeceklerdeki besinin emilimini engeller. Bağırsakta oluşan hasara buğday, arpa, çavdar, yulaf vb. tahılların içerisinde bulunan “Glüten” adı verilen bir protein sebep olmaktadır. Günümüzde insanoğlunun en sık rastlanan genetik hastalığı olarak kabul edilen Çölyak, yaşam boyu süren bir tür gıda alerjisidir. Ülkemizde görülme sıklığı yüzde bir ile binde üç olarak değişmektedir.  Çölyak hastalığının tek tedavisi; buğday, arpa, çavdar, yulaf gibi tahıllarda ve bunlardan üretilen gıda maddelerinde bulunan Glütenden uzak, sıkı bir diyettir ve sağlıklı bir yaşam sürmek için bu diyetin yaşam boyu devam ettirilmesi gerekir” dedi.

DİYETTE NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Diyet konusunda da uyarılarda bulunan Korkmaz, “Çölyak hastalığında diyet tedavisi kapsamında tüketilmemesi gereken besinleri şu şekilde sıralayabilir; buğday, arpa, çavdar ve yulaf katkılı her türlü ürün (un, bulgur, bulgur pilavı, irmik, makarna, şehriye, kuskus, ekmek, kek, pasta, kurabiye, bisküvi, börek, çörek, gofret, simit, kraker, dondurma külahı, unlu tatlılar; Glüten içeren hazır salça, ketçap, un ilave edilen çorbalar, soslar, tarhana, yarma vb.); una ya da galeta ununa batırılarak kızartılan balık, tavuk gibi et ürünleri; malt kullanılan ( bira, votka, cin vb.) içecekler; Glüten içeren hazır çorba, köfte, pane harçları gibi hazır çeşniler. Sirke, çikolata, puding, sakız, mayonez, dondurma gibi gıdaların bazılarında Glüten bulunabilmektedir; bu yüzden tüketilmeden önce mutlaka ürün bilgisi alınmalıdır. Ayrıca soslu kuruyemişler de Glüten ile yapıştırıldığı için tüketilmemelidir; ancak bunlardan Glüten ile işlenmemiş olanları tüketilebilir. Çölyak hastaları için güvenli yiyecekler nelerdir? Onları da şöyle saymak mümkün; bütün sebze ve meyveler; bütün bakliyatlar; katkısız katı ve sıvı yağların hepsi; yumurta, bal, reçel, basit toz şeker, zeytin; et, balık, tavuk ( katkısız olup, daha önce içinde unlu kızartma yapılmış bir yağ kullanmamak kaydı ile); una batırılmamış konserve çeşitleri; mısır, patates ve pirincin hem kendileri hem de unları; kestane unu, nohut unu, soya unu, üzüm çekirdeği unu ve evde çekilip hazırlanmış güvenli baharatlar” ifadelerini kullandı.

TEŞHİSİ ZOR BİR HASTALIK

Korkmaz, açıklamasına şöyle devam etti:

“Hastalık belirtileri çocuklarda; özellikle karın ağrısı, karında şişlik, ishal, huzursuzluk, iştahsızlık, enfeksiyonlarda artış, gelişme geriliği, kusma, kilo alamama ve boy uzamasında yavaşlama gibi tipik belirtilerle ortaya çıkabilir. İleri yaşlarda hastalığın belirtileri daha geniş bir yelpazeye yayılır şöyle ki; karın bölgesinde öne doğru şişkinlik, yaşa göre kilo azlığı, kas zayıflığı, kansızlık, dışkıda anormallik, büyük tuvalet ihtiyacının artması, ishal, kusma, bezginlik, nedeni bilinmeyen karaciğer hastalıkları, büyüme geriliği, ağız içinde oluşan aftlar, iştahsızlık, gaz şikayetleri, eklem ve kemik ağrıları, sinirlilik ve ciltte kaşıntılı döküntüler. Çölyak her yaşta teşhis edilebilmekle birlikte teşhisi zor olan hastalıklardan biridir. Çünkü belirtiler çoğunlukla ilişkili başka bir hastalığı düşündürmektedir. Kesin ve erken teşhis edilebilmesinde bebek ve çocukların büyüme izlemleri önem taşımaktadır.”