Afyonkarahisar

“HER ŞEYE PARA GÖZÜYLE BAKARKEN MİLLİ DEĞERLERİMİZİ HİÇE SAYIYORLAR”

İYİ PARTİ İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu’nun basın toplantısında yaptığı açıklamada:

“HER ŞEYE PARA GÖZÜYLE BAKARKEN MİLLİ DEĞERLERİMİZİ HİÇE SAYIYORLAR”

İYİ PARTİ İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu’nun basın toplantısında yaptığı açıklamada:

Başkan Mısırlıoğlu, Hasan Öztürk’ü İYİ Parti Yaylabağı Belde Belediye Başkan adayı olarak açıkladı ve İYİ Parti rozetini takarak hayırlı olsun dedi.

Basın toplantısına, başlarken Filenin Sultanlarından sonra geçtiğimiz hafta sonu Letonya’yı 4-0 yenerek bizleri gururlandıran ve 2024 yılında Almanya’da düzenlenecek olan EURO 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılmaya hak kazanan Milli Takımımızı tebrik ediyor başarılarının devamını diliyorum.

Bu gün 17 Ekim Dünya Astsubaylar günü. Emeklilerimiz bu günü buruk kutluyor. Emekli ve muvazzaf astsubaylarımızın, mali ve özlük hakları konusunda ciddi sıkıntıları bulunmakta.

Türk Silahlı Kuvvetlerimizin pek çok kademede iş yükünü üstlenen astsubaylarımız, asaleten ve vekaleten birçok görevi yerine getirmelerine rağmen bunun karşılığında tazminata esas bir ücretlendirme elde edememişlerdir.

Gelinen noktada astsubaylar, üstlendikleri sorumluluklarla örtüşemeyecek şekilde gerek ücret gerekse statü bakımından belirgin bir hak kaybıyla karşı karşıyadır.

Yapılması gerekenlerin doğru tespit edilip, mağduriyetlerin giderilmesi adına Partimiz Meclis Araştırması Önergesi hazırlamıştır ve takip edilmektedir.

Her şeye rağmen bu özel gün vesilesiyle Ordumuzun belkemiği astsubaylarımızın Dünya Astsubaylar Gününü kutluyor, sağlıklı, huzurlu ve barışın üstün geldiği bir yaşam dileklerimle şehitlerimizi rahmet, gazilerimizi şükranla anıyorum.

Geçtiğimiz hafta Afyonkarahisar Valimize ve İl Milli Eğitim Müdürümüze ekonomik imkânları yetersiz ailelerin çocukları için okullarda çorba veya benzeri sıcak bir öğün verilmesi yönünde çağrıda bulunmuştuk.

Bu konuda bir açıklama yapılmazken, Milli Eğitim Bakanlığı, yeni dönemde “Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde değişikliğe gitti.

Yeni kararlara göre, okullarda en az bir teneffüs 20 dakika olmak zorunda.

Beyler kendinize gelin, anneler çocuklarının beslenme çantasına bir şey koyamazken, babalar çocuklarına okula giderken harçlık veremezken yavrularımız bu 20 dakikalık teneffüste ne yiyip içecek.

Utanın utanın, Yazıklar olsun, siz dalgamı geçiyorsunuz bu milletle.

Çocukların beslenmesinden önemli bir şey olur mu? Okullar açıldığında ailenin en büyük korkusu çocuğuna harçlık verememek.

İnsanların cebinde böyle bir para yok. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nden bakarsanız çocuğun yaşam hakkı bu.

1 milyondan fazla çocuk okula aç gidiyor, Bir aile için en acı şey, çocuğunun çantasına bir yiyecek koyamadan okula göndermek. Bir sürü aile çantaya bir şey koyamadığı zaman okula göndermemeyi tercih edecektir.

Son dönemlerde, ülkemizi kederli haberlerle sarsan öğrenci intiharları, gençlerin yaşadığı zorlukların boyutlarını, keskin bir şekilde ortaya koyuyor.

Bu acı olayların ardında ne yazık ki birçok aile, çaresiz biçimde evlatlarını kaybetmenin acısını yaşamakta.

Özellikle son olarak ilimizden ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nden alınan haberler bizleri derinden üzdü.

21 yaşındaki bir üniversite öğrencisi, Yunus Emre Kampusu'ndaki yemekhane binasında yaşamına son verdi. Genç öğrencinin ekonomik sıkıntılar ve geçim derdi dolayısıyla intihar ettiği öne sürüldü.

Bu intiharların artan sıklığı ve gençlerin psikolojik durumlarının ciddiyeti, sorumluların hesap vermesini ve bu konuda acil önlemler alınmasını zorunlu hale getiriyor.

Gençlerin geleceğine ve yaşamlarına göz yumulmamalı, yaşam hakkının kısıtlanmasına yönelik bu acı sonucu doğuran sebeplerin üzerine gidilmeli.

Bu durum gençlerin yaşadığı ekonomik zorlukları, öğrenci olanlarda özellikle geçim derdi ile birleştirince psikolojik olarak büyük bir stres altına alıyor. Üniversite eğitimi; genç bireylerin hayallerini gerçekleştirme zamanı olmalıyken, bu tarz acı haberler ve yaşam koşulları gençlerimizin geleceğe dair umudunu karartmaktadır.

Umuyoruz ki, yetkililer bu durumu görmezden gelmez, gözlerindeki perdeyi kaldırır ve gençlerimizin üzerindeki bu ekonomik ve psikolojik yükü alevlendiren sorunları çözme konusunda gereken adımları atarlar. Gençlerimizin yaşamlarını kaybettikleri bu süreci acilen durdurmanın yolu, sorumluların hesap vermesi ve gençlerin hayat standartlarını iyileştirecek politikaların hayata geçirilmesinden geçiyor.

Cumhuriyetimizin 100. Yılında şanımıza yakışır kutlamalar yapıp anlamlı kararlar almamız gerekirken rant kafasıyla yaşayan yöneticiler yine birbirinden vasat kararlar alıyor.

Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanacak olan Süper Kupa maçının Suudi Arabistan’da yapılması için görüşmeler yapılıyor.

Hatta Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı bir açıklama yaparak maçın Avrupa ülkelerinde oynanması için Almanya başta olmak üzere farklı ülkelerle görüştüklerini ancak güvenlik gerekçesiyle reddedildiklerini söylüyor.

Avrupa bu konuda bizi bir tehdit olarak görürken kardeş ülkemiz Azerbaycan bize teklif getiriyor, gelin maçı bizim ülkemizde oynayın diyor ama onu da biz reddediyoruz.

Neden mi? TFF Başkanının söylediğine göre onlarda para yok diye. Evet, yanlış duymadınız. Bu konuda en yetkili kişinin söylemi bu şekilde.

Avrupa ülkelerinin kapısından kovulurken Azerbaycan’da para yok diye bu teklifi reddediyoruz.

Rant kafası dedik ya, her şeye para gözüyle bakarken milli değerlerimizi hiçe sayıyorlar.

Şanlı Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutladığımız şu dönemde şanımıza şerefimize yakışır bir şekilde iki büyük takımımızın maçını kendi ülkemizde yapsak coşkumuzu hep birlikte yaşasak fena mı olurdu?

Kapı kapı gezip reddedildiğimizi vasat bir açıklama ile kamuoyuna duyuran, Azerbaycan’da para yok diye teklifi reddeden TFF Başkanı da iktidar gibi Arap seviciliğinden ödün vermiyor.

Arap hayranlığı onlar için Türklükten önce geliyor. Ne yazıktır ki özümüzden, neslimizden koptuk.

En acısı da çocuklarımıza çok yanlış aktarıyoruz ceddimizi.

Cumhuriyetimizin şanına yakışır bir yıl geçirmemiz gerekirken aklını, gözünü para ve rant bürümüş yöneticiler sayesinde geçici hevesler peşinde koşup yanlış kapıları çalıyoruz.

Arap seviciliği demişken şundan da bahsedelim…

Camilerimizde geçen hafta Filistin için hutbeler verildi, dualar edildi. Ama aynı gün bir Mehmetçiğimiz de şehit edilmişken onun adı camilerde hiç geçirilmedi. Dedik ya özümüzden koptuk diye…

Bir Arap rüzgarına kapıldık gidiyoruz. Elhamdülillah hepimiz Müslümanız. Müslümanlara yapılan her türlü eziyete de karşıyız. İnsanlık suçu işlenen her yerde de tepkimizi ortaya koymaya hazırız. Masum insanları hedef alan, vahşi saldırıları elbette şiddetle kınıyoruz.

Ancak söz konusu vatansa, öncelik kendi vatanımız, kendi vatan evlatlarımız olmalı. Ocağına ateş düşen şehidimizi kaç kişi duydu geçen hafta?

 Herkesin dilinde bir İsrail, Filistin türküsü vardı.

Bu vesile ile altını çizerek söylemek istiyorum ki; özümüze dönemliyiz, kim olduğumuzu unutmamalıyız.

Ülkemize, Cumhuriyetimize sahip çıkmalıyız. Geçtiğimiz hafta Pençe Kilit operasyon bölgesinde teröristlerce şehit edilen Piyade Astsubay Kıdemli Çavuş Musa Esat Kaya’ya Allah’tan rahmet, sevenlerine ve yüce Türk milletine başsağlığı diliyorum.

Yıllar içerinde yerle bir edilen ülke ekonomisini yoksulun garibanın cebine girecek parayla düzelteceğini sanan iktidar gibi kurum ve kuruluşların başına getirilen isimler de ülke ekonomisinin günü kurtarma politikası ile düzeleceğini zannediyor.

 Kendi kendine yetebilen bir ülkeyken, adım adım ileri gitmemiz gerekirken ne yazık ki geriye gittik.

Dibe vurduk ama kimsenin umurunda değil. Ülkenin emeklisi çalışmak zorunda diye her konuşmamızda altını çiziyoruz.

Onları çalışmak zorunda bırakan ekonomik kriz bir yana, AKP hükümetinin emeklilere tek seferliğine vereceği ikramiyeden de çalışan emekliler muaf tutuluyor.

Emekli vatandaş çok mu meraklı çalışmaya? Neden çalışmak zorunda diye düşünmeniz gerekirken lütuf gibi açıkladığınız komik rakamdan onları muaf tutuyorsunuz.

Cumhuriyetimizin 100. Yılıyla ilişkilendirip bir maaş tutarı bile olmayan rakamla büyük bir müjde veriyormuş gibi emeklilerimizi küçük düşürdüğünüz yetmedi bir de çalışan emeklileri kapsam dışı bıraktınız.

Siz bu ülkenin emeklisini 7. 500 TL’ye mahkum ederek çalışmak zorunda bıraktınız.

Emeklilere sadaka gibi 5 bin TL ikramiye veren iktidarın belediyesi işçi maaşlarına 2.000 TL zam yaptığını açıklıyor. Seçim yaklaşırken çok büyük bir kararmış gibi duyurulan bu olay bile şunu gösteriyor ki vatandaşın geçim sıkıntısı, ülkenin kötüye giden ekonomisi gerçekten şaka geliyor.

AKP ve uzantıları devede kulak denebilecek rakamlarla insanların gözlerini boyamaya kalkıyorlar.

Yaptıkları zamla birlikte 16 bin TL alan işçi ev kirası, yakıt, market harcaması, faturalar derken kıt kanaat geçinmeye devam edecek. Sadaka gibi rakamları devrim yapmış gibi açıklamanın ne anlamı var?

Ekonomi her geçen gün kötüye giderken, kazançlar dibe vururken küçücük zamlar ertesi gün eriyor zaten.

Gelelim Afyonkarahisar gündemine… Bildiğiniz gibi bu senenin başında ülkemiz büyük bir acıyla gelen deprem gerçeği ile yüzleşti. Yaralarımızı hala tam anlamıyla sararmışken deprem bölgesinde yer alan Afyonkarahisar’ımızda bu gerçekle ilgili hangi adımlar atıldı diye merak ediyoruz doğrusu.

Güncel bir fay hattı haritası oluşturulsa da vatandaş bilgilendirilse fena mı olurdu?

İlla ki felaketlerin başımıza gelmesini mi bekliyorsunuz?

Afyon’da kaç kişi toplanma alanlarının yerini biliyor?

Vatandaşlara neden güncel toplanma alanları öğretilmiyor?

Binalarımız depreme dayanıklı mı?

Kısacası il olarak olası bir deprem felaketine hazır mıyız? Denetim, önlem gibi kavramlardan bihaber yaşıyorlar…

Maalesef ilimizde etkin bir fiyat denetimi de yok. Son olarak yöresel ürünler pazarını gözlemledik.

O kadar afaki fiyatlar vardı ki gözlerimize inanamadık.

Enflasyonla mücadele edelim derken, fahiş fiyat artırımı yaptıkları iddiasıyla esnaflar suçlanırken kentin tam ortasında kurulan bu yöresel ürünler pazarı acaba yetkililer tarafından hiç denetlendi mi?

İçinde 80 gr et bulunan bir dürüm 180 TL’ye satıldı. Bunun gibi pek çok örnek vardı alanda.

Fahiş fiyatlarla mücadele konusunda işine geldiği gibi davranan Afyonkarahisar Belediyesi, kendi mülkiyeti olan iş yerlerinde fahiş fiyat artırımları yapıyor.

Türkiye’nin her yerinde gerginliklere sebep olan kiracı-mülk sahibi anlaşmazlıklarına bizim belediyemiz de konu olacak gibi görünüyor.

Afyonkarahisar Belediyesi, kiraya verdiği iş yerleri için yüzde 125’lik bir zam istiyor.

Ekonomik krizin pençesinde tabiri caizse kıvranan esnaf, bir de belediyenin bu aç gözlülüğü yüzünden zor günler yaşıyor. Türkiye’nin her yerinde vatandaşlara kira artışı konusunda sınırlama getirilirken belediye bu sınırlamadan muaf mı tutuluyor?

Bu konuda kural koyulmasına bile gerek yok. Belediyelerin bu konuda duyarlı olmaları gerekir. Ama görüyoruz ki belediyenin gücü gariban vatandaşa yetiyor.

Yalan yanlış yapılan kira sözleşmelerinin faturası ne yazık ki masum esnafa kesiliyor.

Diğer önemli bir konu: Afyon Belediyesi'nde Temizlik Krizi: Kenttmizde Fareler Cirit Atıyor"

Afyon belediyesi, vatandaşlarının ulaşım, kanalizyon, su ve temizlik ihtiyaçlarını karşılama konusunda zorluklar yaşamaktadır. Asli görevlerini yerine getiremeyen belediye, "vizyon projeler" hayata geçirmekle övünürken, belki de en önemli servis olan temizliği ihmal etmekten kaçınmıyor.

Belirlenen temizlik programları yerine getirilmezken, bu durumun diğer sonuçları da etkisini hissettiriyor.

Örneğin kent merkezi çöp konteynırlarının olmayışından dolayı oluşan temizlik sorunları ile boğuşuyor.

Var olan dönüşüm kutuları da çok berbat durumda ve yenilenme ihtiyacı duyuluyor. Bu ihmal edilen hizmetler sonucu, kentte fareler cirit atmaya başladı. Bu durum Afyon basınında da dile getirilmişti.

Bu durum, belediyenin hizmetlerindeki aksaklıkların vatandaşları nasıl etkilediğinin açık bir örneği olmuştur. Kentin temizliği, belediye kuruluşlarının görevleri arasında belki de en önemli olanıdır, ancak bu durum Belediye tarafından ihmal edilmiştir. Bu temel sorunlara çare bulmak için harekete geçilmesi gerekliliği bir yana, aynı zamanda kentteki fare artışına karşı tedbir alınması gerekli görünmektedir.

Sonuç olarak, Afyon Belediyesi'nin temizlik konusunda yaşanan ihmal ve aksaklıkların, diğer önemli hizmetlerin üzerine koyulduğunda, belediye hizmetlerinin genel performansına ciddi bir gölge düşürdüğü görülmektedir. Önümüzdeki dönemde bu sorunların çözümüne dair somut adımlar atılması vatandaşlar tarafından büyük bir beklenti haline gelmiştir. İnşallah bu sorunları da çözmek İYİ Partiye nasip olacaktır.

Bu gün Afyonşehir gazetesinin manşetindeki yazıyı görünce aman nasıl mutlu olduk, nasıl mutlu  olduk anlatamam.

Sayın Zeybek müjdeyi patlatmış. Tabi yerseniz, Sayın Bakan talimat vermiş AFRAY derhal başlasın demiş.

Ali Çetinkaya Garı ile Afyon Kocatepe Üniversitesi’nden Sadık bey mahallesindeki (olmayan)       YHT İstasyona kadar uzayacakmış, böylelikle bir taşla iki kuş vurulacakmış. Alın size bir seçim masalı daha. Sayın Zeybek siz milleti çok afedersiniz aptalmı sanıyorsunuz?. Kasada para yok diyerek emeklilerimizi , emekçi kardeşlerimizi açlık sınırının altında yaşamaya mecbur ederken, hangi bütçe ile yapacaksınız. Bunu çıkın açıklayın.

Devletin kasasından yandaş müteahhitlere verdiğiniz paralardan sonra beş kuruş kaldı mı?

Vatandaşımız artık alıştı sizin bu yalanlarınıza gülüp geçiyor. Sabah sabah bizleri güldürdünüz Allah’ta sizleri güldürsün Sayın Zeybek.

Afyonkarahisar’ımızın dertleri bitmek bilmiyor.  Sadece Afyon belediyesi mi.İşte bir başka örnek AFJET. Şehrimizin ısınma problemi daha kış gelmeden kendini hissettirdi. AFJET Vatandaşları Mağdur Ediyor!

Kışın habercisi olan soğuk hava, bir kez daha AFJET'in yetersiz hizmetlerini gözler önüne seriyor.

Daha termometreler eksi dereceleri göstermeden AFJET’in bu kış çuvallayacağını gördük.

Vatandaşların, ödedikleri ücretlere rağmen ısınamamalarının ardı arkası kesilmiyor. Durum böyle olunca, birçok vatandaşımız maalesef  kış aylarında evlerinde titremek zorunda kalacak, gene battaniyelere sarılarak oturmak zorunda kalacak.

Mağduriyetlerin en fazla hissedildiği yerlerden biri özellikle Dervişpaşa Mahallesi. AFJET'in ısıtma hizmetlerinin yetersizliğine dair şikayetler, her geçen gün artıyor. Her kış döneminde bu sorunla karşılaşan vatandaşlar, bu seneki durumun da farklı olmayacağına yönelik endişelerini dile getiriyorlar.

Maalesef, AFJET her sene olduğu gibi bu sene de ısıtma konusunda yeterli hizmeti sağlayamayacak. Bu durum, sorunun kaynağının AFJET'in ısıtma hizmetlerindeki süreklilik sorunu olduğunu gösteriyor. Bu sorunun çözüme kavuşması için yetkililerin bir an önce harekete geçmesi gerekiyor. Büyük bir müşteri kitlesi olan AFJET, tüketicilere hak ettikleri hizmeti sunmak durumunda.