Cumartesi günü AK Parti, Sandıklı ve İscehisar’da anket yaptı..

PES YANİ!..

Cumartesi günü AK Parti, Sandıklı ve İscehisar’da anket yaptı..

Sandıklı’da yaşananların hiçbiri İscehisar’da yaşanmadı..

Sandıklı Belediyesinde organize olmuş bir ekip, belediye personelinin tümüne mesaj yağdırdı..

Mesaj kesin talimat gibiydi, “Anket var, değerli doktor başkanımıza destek olun”..

Emrin başım üstüne amirim!..

Belediyede 1000’den fala çalışan olduğuna göre bu talimat 5 bin kişiyi etki kapsamına almış oluyordu..

Ancak, bu düzen ekibinin unuttuğu bir şey vardı; her ankete katılanın yanında bir nöbetçi yoktu!..

Ve başkana tepki gösterenler çok çok fazlaydı..

Ayrıca bizim vatandaşımız asker değil ki, emri vakiye boyun eğsin..

Başkan Mustafa Çöl ve ekibi seçime katılabilmek için rakiplerine pes ettirmek istiyor ama:

Kendisin “Pes” ettiğinin farkında değil!..

10 gündür etrafa “Ben işimi hallettim, kesin adayım” diye algı yaratmaya çalışan Mustafendiye sormak lazım;

“İşini hallettiysen, kesin adaysan bu anket ne?”

Ayrıca..

Kendi ilinin milletvekilleri varken, bir Ankara milletvekilinden medet beklemek de ne?

**

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün Eskişehirde idi..

Afyon’dan katılım vardı..

Sandıklı’dan da..

AK Parti Sandıklı Gençlik Kolları Başkanının organize ettiği katılımda, katılımcıların ellerinde muhtemelen şöyle bir pankart vardı:

“Sandıklı, Mustafa Çöl diyor”

İyi de, Sandıklı’yı 20 kişilik gurup mu temsil ediyor?

Onbinlerin katıldığı Eskişehir adayların açıklandığı bu toplantıda nokta kadar kalan gurubun pankartını kim görür, kim gale alır?

Buradan çıkan sonuç, Mustafendi ve ekibinin son çırpınışlardır!..

**

Mahmut Koçak, dün halkla buluştu ve istişaresini yaptı..

Perşembe günü kararını açıklayacağını duyurdu..

Yeniden Refah Partisi MKYK üyesi, toplantıda söz alarak Genel Başkan Erbakan’ın Koçak’ın YRP’den aday olması için açık davette bulunduğunu ifade etti..

Biz daha önce kanaatimizi yazdık: “Koçak YRP’den aday olacak”

Perşembeyi bekleyelim..

**

ANLAMLI BİR HİKAYE..

Bir gün bir kilisenin kapısında iki dilenci peydah oluyor...

Biri; temiz pak, nur, yüzlü..

Diğeri; pasaklı, karanlık suratlı, insanların yüzüne bakmaktan kaçındıkları cinsten...

Temiz, pak olanın önünde bir yazı; "Ben yoksul bir Hristiyanım, lütfen yardım edin."

Karanlık suratlı olanın da önünde bir yazı var; "Bütün varlığını kumarda ve zinada kaybetmiş bir Yahudiyim. Paraya ihtiyacım var."

Pazar ayininden çıkanların hepsi, öfkeyle Yahudi dilencinin önünden geçip, nur yüzlü Hristiyan dilenciye sadaka veriyorlar...

Haftalarca böyle sürüp gidiyor bu iş...

Sonunda papaz Yahudi dilenciye acıyor, yanına yaklaşıp diyor ki;

"Bak, haftalardır avuç açıyorsun burada, tek kuruş sadaka toplayabilmiş değilsin. Seni gören hiddetleniyor, parayı diğer dilenciye veriyor. Şu önündeki yazıyı kaldırsan, Yahudi olduğunu söylemesen, kumarı ve zinayı falan işe karıştırmasan, üç beş de sen kazanırsın, karnın doyar."

Yahudi dilenci gülümsüyor, diğer dilenciye dönüp şöyle diyor; "İşittin mi Salomon? Papaz bize ticaret öğretiyor"...

Yani, ilk bakışta bize taban tabana zıt gelen seçenekler arasında, hayal bile edemediğiniz bağlar olabilir..

Siyaset de böyle olmuş. İçerideki pazarlıkları bilmeden bizler saf düşüncelerle vatan millet derdindeyiz.

Bu hikayeyi yazınca Amerikalı ünlü mizahçı Mark Twain’in şu sözü aklıma geldi:

 “Siyasetçiler ve bebek bezleri sık sık değiştirilmeli, aynı sebeple!”

**

Hayırlı günler, sağlıcakla kalın..