SÜMELE MANASTIRINA NASIL İZİN VERİLİYOR?
Ülkem siyasetçilerini anlamak pek mümkün olmuyor. Hele yargı denetimi diye bir şey de olmayınca her istediklerini milletimizin aleyhine de olsa yapmaktan çekinmiyorlar.
Fener-Rum Patrikhanesi, ABD emperyalizminin SSCB’ye karşı başlattığı çevremele doktrininin bir uygulama aracı olacaktı; hem SSCB’nin Balkan/Slav halkları üzerindeki etkisini dengelemekte hem de Balkanlar’da komünizmle mücadelede kullanılacaktı. ABD bu amaçla Kuzey ve Güney Amerika Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Athenagoras’ı Fener-Rum Patriği yaparak 1 Kasım 1948’de Türkiye’ye gönderdi. Patrik olabilmenin şartı Türk vatandaşlığını gerektirdiğinden, Athenagoras daha uçaktayken vatandaşlığa kabul edildi! Ve ülkem kuşatılmaya başlandı.
Tansu Çiller döneminde Topkapı Sarayının de bulunduğu surlar içinde Vatikan benzeri bir devlet oluşturmak için Balat semti Eminönü ve Cağaloğlu’ndaki matbaa ve iş yerleri sur dışına çıkarılma projesi başlatıldı. Bu projeye AB de parasal destek oldu.
Sonraki yıllarda işler tavsadı gibi görünse de Rumlar Balat ve çevresinden ev ve arsaları toplamaya devam ettiler. Asıl AB baskıları ile Sayın Cemil Çiçek’in dediği gibi AB’den ileri bir Vakıflar Kanununu çıkarıp, Merhum Atatürk’ün çıkardığı 1936 yılında çıkarılan 2726 sayılı yasayı AKP hükümetinin iptali ile İstanbul’da bulunan bir çok yerin Ermeni ve Rum vakıfların verilmeye başlandı. En güzel Domuzlar Manastırı ile Zeytinburnu stadının devridir.
AKP hükümetleri abdestlerinden emin oldukları için (Bay Arınç’ın sözü) cemaati olmayan yerlerde kilise açılımı ve Bursa ve İzmir metropolitliklerinin açılımı ve yurdun her yerinde apartman kiliselerinin açılımı sonrada Fener Patriği kendisini bir matah zannetmeye başladı. İşin tuhaf yanı AKP’nin Lozan gizli maddeleri üzerinden halkı yanıltması ve Lozan’ı bir türlü hazmetmemesi üzerine Batı Trakya’da Türk kardeşlerimize verilmeyen kendi müftülerini seçme imkânı Patrik’e verilince işler çığırından çıktı. Son olarak Sümele Manastırı ve Ayinleri takip etti.
Patrik bunları yaparken Yunanistan durur mu? Öncelikle Ön Asya katliamı ilan etti ve ardından Fatih’in Trabzon’u fethi Pontus soykırımı ilan etti. Daha ileri giderek bölgede Pontusçuluk faaliyetlerini başlattı.
Bütün bunlar olurken üç yetkiliye Eski Sağlık ve Devlet Bakanı Sayın R. Serdaroğlu’nun sorularını bizde aynen soruyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan; Nasıl oluyor da, iktidarınız boyunca ülkemize gelen tüm Yabancı Devlet Adamları ve Büyükelçiler, Türk Milletinin gözüne sokarcasına Fener Rum Patriğini “EKÜMENİK” sıfatıyla ziyaret ettiler?
Cumhurbaşkanlığından, Papaza yazılan yazıda “Ekümenik Patrik” diye başlık kullanılmasına niçin izin veriyorsunuz? Siz, Cumhurbaşkanı olarak hangi hak ve yetkiyle Lozan’ın delinmesine izin verirsiniz?
Dışişleri Bakanı Fidan;
15-16 Haziran’da İsviçre’de, Fener Rum Patriği ile birlikte katıldığınız toplantıda, Papaz ’ın önündeki tanıtım levhasında EKÜMENİK yazılmasına neden izin verdiniz? Oslo’da PKK Baronlarına, İsviçre’de Türkiye-Rusya ilişkisini berhava edecek şekilde Papaz’a Lozan’ı delme cüretini nasıl verirsiniz? Niçin hadlerini bildirmezsiniz?
Bu iş PKK yöneticileriyle hısım olmaya benzemez. Kendinize gelin!
MİT Başkanı İbrahim Kalın;
İstanbul’da dini liderlere verdiğiniz yemeğe davet için gönderdiğiniz mektupta “Ekümenik Patrik” ifadesini neden ve nasıl kullandınız? Yemekte, Papaz bu tavrınız için size teşekkür edince kendisine,
“Geç bile kalındı. Daha erken olmalıydı” dediğinizi Papaz kitabında yazmış! Hangi yetkiyle, T.C Devletinin tapusu olan Lozan’ı yok sayma hadsizliğinizi gösterirsiniz?
Bu iş, çocuklarınızın okul ücretini Tivnikli’ye ödetmeye benzemez!
Halk diliyle LOZAN ANTLAŞMASINI değerlendirip anlatalım ve sonra yazıyı bağlayalım;
Sizler, Türk Milletini Hanımefendileri ve Beyefendileri!
Birbirinizi sevdiniz, beğendiniz ve evlendiniz. Birbirinizin eşi, sevdiği, NAMUSU oldunuz. Evlenme Cüzdanınız bunun belgesidir. Bu akdinizi canınız pahasına korursunuz, değil mi?
İşte LOZAN, Türk Milleti ile, Aziz Şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış
TÜRK VATANININ, dünya durdukça devam edecek resmi nikah birlikteliğinin belgesidir, TAPUSUDUR. Kocatepe’den selamlar İbrahim AYAN