Afyonkarahisar

“YÜZDE 19,31’LİK MAAŞ ARTIŞI YARAYA MERHEM OLMAKTAN UZAK”

Afyonkarahisar Memur-Sen İl Temsilcisi Ali Keskin, Büro Memur-Sen üyeleriyle birlikte bugün öğlen Zafer Meydanı’nda basın açıklaması yaptı.

“YÜZDE 19,31’LİK MAAŞ ARTIŞI YARAYA MERHEM OLMAKTAN UZAK”

Afyonkarahisar Memur-Sen İl Temsilcisi Ali Keskin, Büro Memur-Sen üyeleriyle birlikte bugün öğlen Zafer Meydanı’nda basın açıklaması yaptı.

“Emekten Tasarruf Edilemez. Kazanımlarımız Engellenemez” başlığında gerçekleştirilen kitlesel basın açıklamasında konuşan Ali Keskin, “Zorlu bir sürecin içerisinden geçmekteyiz. 3 Temmuz 2024 tarihinde Haziran ayı enflasyon rakamları açıklanmıştır. Yüzde 1.64 sözde enflasyonu ve 2024 yılının ilk altı ayında gerçekleşen enflasyonun yüzde 24.73 olarak ilanı, 7. Dönem Toplu Sözleşmedeki 2024-2025 yıllarına ilişkin memur maaş zammına imza atmamamızın haklılığını bir kez daha ortaya koymuştur. Pazar fiyatlarının uçup gittiği, mutfağın alevlendiği, eğitim ve barınmanın zorlaştırdığı yaşam gerçekliği karşısında, devlet memuru ve diğer kamu görevlilerine reva görülen muhtemel yüzde 19,31 oranındaki maaş artışı yaraya merhem olmaktan çok uzaktır.” dedi.

“TASARRUF TEDBİRLERİNDE İTİRAZIMIZ OLAN MADDELERİ AÇIKLADIK”

“Malumunuz olduğu üzere, kamuda uygulanacak tasarruf tedbirleri paketi açıklandı. Açıklanan paket hakkında Memur-Sen olarak itirazlarımızı içeren maddeleri halkımız ve basınımızla paylaştık.” diyen Ali Keskin, “Bugün burada bu toplantıyı düzenlememizin sebebi; Tasarruf tedbirleri paketi ve yargı kararları aracılığıyla,  kamu çalışanlarının cebinden alınan kazanımlardır. Söz verildiği halde hayata geçirilmeyen taleplerimizi değerlendirmek ve eylem takvimimizin ikinci aşaması olan kitlesel basın açıklamasını gerçekleştirmektir. Kamu görevlisi arkadaşlarımızın karşı karşıya kaldıkları onlarca çözüm bekleyen problemlerden, çözümü kolay ve bunun için kamu idaresi tarafından sözleri verilmiş, gecikmesi kangrene neden olabilecek,  acil çözüm bekleyen, kamu çalışanlarının tümünü ya da ekseriyetini etkileyen öncelikli başlıklarımızı açıklıyoruz. Birinci dereceye gelmiş devlet memurlarına 3600 Ek gösterge verilmesi, Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilen Toplu Sözleşme İkramiyesinin yeniden verilmesidir. Yardımcı Hizmetler Sınıfının kaldırılması, Fahiş kira artışları ve yaşanılan hayat pahalılığı karşısında devlet memurlarına yapılacak kira yardımıdır. Fazla çalışma ile resmi tatil ve bayram günlerinde yapılan çalışmaların karşılığının ödenmesidir. Tasarruf tedbirleri kapsamında iptal edilecek olan servis hizmetinin devamının sağlanması şeklindedir. 3600 ek gösterge konusu ilk defa 6. Dönem Toplu Sözleşme’de karara bağlanan, ilk olarak 4 meslek grubuyla sınırlı tutulmuştur. 7. Dönem toplu sözleşmede ‘1. dereceye yükselmiş kamu görevlilerinin 3600 ek göstergeden yararlanması hususunda yetkili Konfederasyon olarak Memur-Sen’le ortak çalışma yapılması’ şeklinde karara bağlanan ve Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından meydanlarda defaatle sözü verilen bir husustur.” diye konuştu.

“VERİLEN SÖZLERİN ÜZERİNDEN GEÇEN 1 YILDA BİR ÇALIŞMA YOK”

Dönem Toplu Sözleşmesinden 9 ay ve verilen sözlerden 1 yıl geçmiş olmasına rağmen halen herhangi bir çalışma yapılmadığını ifade eden Keskin, “Toplu Sözleşme ikramiyesi, ilk toplu sözleşme yani 2012 yılından itibaren var olan bir haktır. CHP tarafından ‘Yüzde 2 sınırlaması’ sebebiyle AYM’ye başvurması neticesinde 2024 yılı Mart ayında bir bütün olarak iptal edilmiştir. İptal sonrası Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının ‘Kamu görevlilerinin kazanılmış haklarını kimseye yedirmeyecekleri’ beyanları neticesinde en kısa zamanda çözüme kavuşması beklentimizken, ilk torba yasada yer almadığını görmek derin bir hayal kırıklığına neden olmuştur. Toplu sözleşme ikramiyesinin geri verilmemesi, karşılığı 2024 bütçesinde yer alan 345 TL’nin sendika üyesi her bir kamu görevlisinin cebinden çıkması anlamına gelmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından AYM kararının bir fırsat olarak değerlendirilmesi Türkiye Cumhuriyeti gibi büyük bir devletin yöneticilerine hiç yakışmamıştır. Sinekten yağ çıkarılacaksa da bunun yeri ve kaynağı kamu görevlilerinin kazanılmış hakları olmamalıdır. Kamuda yardımcı hizmetler sınıfında yaklaşık olarak 110 bin devlet memuru görev yapmaktadır. Bunların ekser çoğunluğu, bu hizmet sınıfındaki işlerden daha çok Genel İdare Hizmetleri ve Teknik Hizmetler Sınıfının görev alanına giren işlerde istihdam edilmektedir. 657 Sayılı Kanunun ilk hazırlandığı yıllarda YHS personeli tarafından yapılan işler, hali hazırda işçiler eliyle görülmektedir. Net olarak tanımlanmamış bu görevlerin farklı statü ve ücret gruplarında yer alan kişiler tarafından yapılması kaçınılmaz çatışmalara ve memnuniyetsizliğe neden olmaktadır. YHS günümüz gerçekleri ve ihtiyaçları dikkate alınarak ortadan kaldırılmalı ve bu hizmet sınıfında görev yapan memurlar, eğitim durumları ve görev alanları esas alınarak GİH ya da THS’na geçirilmelidir. Bir türlü durdurulamayan hayat pahalılığı, var olan enflasyonist ortam sonucunda oluşan fahiş kira fiyatları kamu görevlilerinin istihdam ve görevde tutulmasını zorlaştırmakta, toplam gelirler içerisindeki kira harcamalarını sürekli olarak artırmaktadır. Bu durum Memurlara Kira Yardımı yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda kamu görevlilerinin, Bütçe ile belirlenen ve saat başı 10 lira 10 kuruş olan fazla çalışma ücreti ile bir ekmek bile alınamaz iken; Bu rakamın güncellenmesi yerine kaldırılması ya da ödenmemesi talimatlandırılıyor. Buradaki tasarruf nedir? Bütçeye ne kadar getiri sağlayacaktır? Biz diyoruz ki; Angarya olmasın. Akıttığımız terimizin karşılığı verilsin, toplu sözleşme hükümlerimiz engellenmesin. Parasal maliyet için hukuksuzluk ve sosyal maliyet üretilmesin. Ayrıca, günün 24 saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde vardiya usulüyle çalışan 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanları, koruma ve güvenlik görevlisi vb. Devlet memurlarının resmi tatil, idari izin ve bayram tatillerine denk gelen çalışmaları normal çalışma olarak kabul edilmektedir. Bu çalışmalar karşılığı herhangi bir ilave ücret ya da izin verilmemektedir.” şeklinde konuştu.

“TALEPLERİMİZ GERÇEKLEŞİNCEYE KADAR EYLEMLERİMİZ SÜRECEK”

Ali Keskin, sözlerine şöyle devam etti: “Kamu ya da özel sektörde bu işi yapan işçi statüsündeki kişiler, çalışma mesailerine göre özellikle idari izin, resmi tatil ile dini bayram günlerinde yaptıkları çalışmalar karşılığı, 1, 2 hatta 3 kat zamlı mesai ücreti almaktadır. Devlet memuru ve sözleşmeli olarak bu görevi ifa edenler ise, bu ve benzeri haklardan faydalanamamaktadır. Kamu görevlisi arkadaşlarımızın da, bu zamanlarda yaptıkları çalışmalar için fazla çalışma olarak değerlendirilip farklı bir fazla çalışma ücreti ya da farklı bir ilave izin verilmek suretiyle çalışmalarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Hak, adalet ve demokrasi bilinciyle görevimiz; temsil ettiğimiz tüm kamu görevlilerinin haklı taleplerinin sesi olmak için çalmadık kapı bırakmamak ve yasaların tanımladığı görev, sorumluluk ve izinler çerçevesinde taleplerimiz gerçekleşinceye kadar alanlarda, meydanlarda, yollarda eylemlerimize devam etmektir. Daha önce de böyle bir süreci yaşadık; yollara, meydanlara indik ve mücadelemiz sonrası kazandık. Şimdi yeniden ülke genelinde bir eylem takvimini başlattık ve bugün itibarıyla ikinci aşamasına geçiyoruz. Bu eylem sürecini de basın mensupları aracılığıyla teşkilatımıza, kamu çalışanlarımıza ve kamuoyuna açıklıyoruz.”

“İKİNCİ AŞAMA KİTLESEL BASIN AÇIKLAMASI İLE DEVAM EDİYOR”

Birinci aşamada ülke genelinde çalışma ortamlarında kokart takma eylemi gerçekleştirdiklerini belirten Keskin, sözlerini şöyle tamamladı: “Geçtiğimiz hafta Tüm Türkiye genelinde Büro Hizmet kolunda bulunan 51 kurum ve kuruluşta 350 bin kamu çalışanı ile omuz omuza bir hafta boyunca taleplerimizi içeren kokartları yakamızda taşıyacağımızı açıkladık ve bugüne kadar da taşıdık. İkinci ve üçüncü aşamada kitlesel basın açıklamaları ve imza kampanyası yapacağız. Bu hafta eylemimiz ise ülke genelinde, bütün şubelerimizce gerçekleştireceğimiz kitlesel basın açıklamalarımız ve taleplerimizi içeren imza kampanyasını başlatmaktır. Dördüncü aşama yürüme eylemidir. Belirlediğimiz tarihe kadar bu taleplerimizin gerçekleşmemesi halinde, yürüme eylemi yapacağız. 3600 Ek gösterge talebimizi ve diğer tüm taleplerimizi, 3 milyon 600 bin adım atarak Bolu’dan Ankara’ya yürüyerek tekrar gündeme taşıyacağız. Daha önce yürüdük, yine yürürüz. Yeter ki, kamu görevlilerinin kazanımları gasp edilmesin. Yeter ki, kamu görevlilerinin haklı talepleri kazanıma dönüşsün. Elimizden alınan kazanımlarımız geri verilinceye kadar, taleplerimiz kazanıma dönüşene kadar mücadeleden asla vazgeçemeyeceğiz.”