“ZAMANI GELDİĞİNDE BEDEL ÖDETMEMİZ GEREKTİĞİNE İNANIYORUM”
İsrail’in, Filistin’deki soykırımının birinci yıldönümü nedeniyle İl Genel Meclisi AK Parti Grup Başkan Vekili Av. Ömer Dayı, meclis toplantısında gündem dışı söz alarak konuştu.
“FİLİSTİN’İN MÜCADELESİ DEVAM EDECEK”
7 Ekim 2024 tarihi itibariyle İsrail saldırılarının yıldönümünde AK Parti olarak konuya bakış açısı ortaya koymaya çalışacaklarını belirten Dayı, “Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki ortada ki sorun bölgede ki Siyonist İsrail’in varlığıdır. Ortada ki asıl sorun Siyonizmdir. Bir kere sorunun adını koyalım. 7 Ekim 2023 tarihi ne bir başlangıçtır, ne de bir sondur. Filistin için 7 Ekim tarihi topraklarını savunan, adeta milli mücadele veren bir halkın direnişinin bir parçasıdır, bir safhasıdır, bir aşamasıdır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir. Bilindiği üzere Kudüs, Filistin toprakları 30 Ağustos 1517'de Yavuz Sultan Selim Han’ın Fethi ile beraber topraklarımıza katılmıştır. Yaklaşık 400 yıl bizim hâkimiyetimizde kaldı. Maalesef 1917 yılında Birinci Dünya Savaşı sonunda bu toprakları terk etmek zorunda kaldık. İngilizler ile yapılan Gazze Savaşı sonrasında bu toprakları terk etmek zorunda kaldık.” dedi.
Gazze Savaşı sonrası bölgede yürütülen faaliyetlerle bölgeye Siyonistlerin yerleştirildiğini dile getiren Dayı, “Bölgeye Siyonistleri yerleştirerek orada aşama aşama bir İsrail ve Siyonizm devleti ortaya çıkardılar. Bu devlet yıllar boyunca başta 1948 yılı olmak üzere katliamlarla, sürgünlerle, işgallerle bölgeyi kısmen ele geçirerek katliamlarına başladı. En sonunda kahraman Filistin halkı 7 Ekim 2023 tarihinde bu süren politikalara karşı bir başkaldırı yaptı. Her zaman olduğu gibi Kudüs'te olduğu gibi Batı Şeria da olduğu gibi Gazze'de de ayaklandı. Bu olay bunun sonucudur. Bugün bitmeyecektir. Yarın da bitmeyecektir. Bölge İsrail'den temizlenene kadar inşallah mücadeleye devam edilecektir. Bilindiği üzere ünlü Türk Düşünürü Nurettin Topçu der ki ‘İslam dünyası için, Türk dünyası için İsrail var oldukça rahat olmayacaktır. Ya birinin istiklali ya diğerinin istiklaliyle bu sonuç mümkün olacaktır.’ Gerçekten de durum böyledir. O Siyonist ur orada olduğu sürece gerek İslam dünyası gerek Türk dünyası hiçbir zaman rahat olmayacaktır. Bunun farkında olmamız gerektiğine inanıyorum. Bilindiği üzere dünyada Yunanistan, Ermenistan ve İsrail bu üç devlet yaptığı zulümlerden yaptığı katliamlardan hiçbir zaman sorumlu tutulmazlar, muaftırlar. Bunlar devamlı Batılı güçler tarafından desteklenirler. Bunu en son Azerbaycan'da, Karabağ'da, Hoca'lı katliamlarını da gördük. Yunanistan'ı Batı traktördeki Türklere yaptığı zulümleri de gördük. İsrail'in de Kudüs'te Filistin'de o bölgede yaptıklarını da görüyoruz. Bırakın Batılıların bunlara karşı çıkmasını adeta bunlara silah sevkiyatı yapıyorlar. Şu anda Fransa, Ermenistan silah sevkiyatı yapıyor. Amerika, DEAŞ yakınımızda bir askeri üst kurarak, silah deposu haline getiriyor. Yine İngiltere ve Amerika bizzat bombaları ve silahları bizzat İsrail'e kendileri veriyor. Bunun farkında olmamız lazım arkadaşlar. 30 yıl sonra nasıl ki Karabağ'da Ermenistan'a bedel ödettiysek, yeri ve zamanı geldiğinde bu zulümleri yapanlara da bedel ödetmemiz gerekmektedir. Ben buna inanıyorum.” diye konuştu.
“ZULÜM VE TECAVÜZLER ADETA DESTEKLENİYOR”
Dayı, sözlerini şöyle tamamladı: “Savaşın da, kavganın da bir ahlakı vardır, bir kuralı vardır. Uluslararası insan hakları mahkemelerinin ilkeleri vardır. Maalesef burada Yahudiler’in, Siyonistlerin saldırılarında bu insani ve ahlaki değerlere uyduklarını görmüyoruz. Biliyorsunuz esirlere, tecavüz eden insanları ekranlara çıkarıp hahamlarca kutsanıyor, madalya takıyorlar. Yapılan araştırmalarda Yahudilerin, Siyonistlerin büyük çoğunluğu yapılan bu zulümleri, tecavüzleri adeta destekliyor. Bu kadar zulümler karşısında insanlık vicdanı zaman zaman tepki verse de dünyada ama ülkeler, devletler bizzat bunları destekliyor. Bunları da görüyoruz arkadaşlar. Bütün bunlara karşı Merhum Halil Naci'nin de dediği gibi, dünya tarihinde milletimizin inişli çıkışlı olduğu dönemler vardır. Fakat biz yüzyıllardır bu topraklarda yaşıyoruz. Bu topraklarda da mücadele veriyoruz. Biz bir mücadeleden kaçmayacağız. Bu mücadelenin gereğini yapacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi içeride iş cephemizi sağlam tutarak bölgemizde gerek kardeşlerimize gerek bizlere karşı olan bazı saldırılara, savaş hazırlıklarına karşı her zaman teyakkuzda olacağız. Siyasi açıdan, askeri açıdan, ekonomik açıdan güçlü olmak zorundayız. Bunlara karşı mücadele vermek için gerekli hazırlıkları yapmak zorundayız. Ben bu duygularla, düşüncelerle elbette ki zulümlerin, zalimlerin son bulacağını, haklının ve insanlığın kazanacağına inanıyorum.”