Geleceğimiz eğitimli insanlara bağlı olduğunu bir türlü sağ siyasetçilere anlatamadık

                                                         OKULLAR AÇILRKEN EĞİTİMDE SON DURUM

         Geleceğimiz eğitimli insanlara bağlı olduğunu bir türlü sağ siyasetçilere anlatamadık. İşin tuhaf yanı kendi evlatlarını en iyi okullarda okuturken millet evlatları için öngördükleri okullar ya imam-hatip ya da ilkokuldan(4 sınıftan sonra) terk.

            Ülkem eğitim sisteminde ortaya konan 4+4+4 sistemi ne yazık ki düzgün işlemedi. Kimsede bunu düzeltmek için( Bakanlık ve siyasiler) teşebbüste bulunmuyorlar. Son günlerde açıklanan istatistiklere baktığımız zaman geleceğimizin karanlık olduğunu rahatlıkla söylemek mümkün.

            Ülkeyi idare eden siyasi parti varsa yoksa işi İmam-hatip. AKP iktidarının dini eğitim ağırlıklı okullaşma politikası, resmi verilere yansıdı. Öğrencilerin büyük oranda tercih ettiği Anadolu ve fen liseleri kapasite yetersizlikleri ile gündeme gelirken okullaşma politikası imam hatip liseleri üzerine kuruldu. Milli Eğitim Bakanlığı, dini eğitim için kullandığı kaynağı hemen her yıl daha da artırdı.

          2010-2011 eğitim öğretim döneminde Türkiye’de 493 imam hatip ve Anadolu imam hatip lisesi bulunuyordu. 2010-2011 eğitim öğretim döneminde imam hatip liselerinde toplam 235 bin 639 öğrencinin eğitim gördüğü belirtildi. Bakanlığın ihtiyaca bakılmaksızın inşa ettirdiği imam hatip liseleriyle birlikte Türkiye'deki toplam imam hatip lisesi sayısı, 2023-2024 eğitim öğretim döneminde bin 698 oldu. Buna göre, 2010 ve 2024 yıllarını da kapsayan 14 yılda toplam bin 205 yeni imam hatip lisesi eğitim öğretime başladı. 2024 itibarıyla imam hatip liselerinde eğitim gören öğrenci sayısının ise 475 bin 837 oldu.

            İktidarın bu politikası üzerine gelir düzeyi yüksek olanlar özel okullara yöneldiği gibi özel okul sayısında da artma gözlendi. Bunu nedeni de. Diyanet ikinci bir eğitim bakanlığı gibi çalışmaya başlaması idi.. Son olarak ÇEDES protokolüyle imamlar derslere bile girmeye başladı. Tüm bunlar nedeniyle geliri belli bir düzeyin üstünde olan insanlar özel okullara kaçmak zorunda bırakıldı. 

              4+4+4’ün ilk başladığı sene toplam 16 bin 987 ortaokulun 1099’u, 10 bin 418 lisenin 708’i imam hatipti. İmam hatip oranı ortaokulda 15,4’te 1, lisede 14,7’de birdi. Bugüne geldiğimizde ise 18 bin 907 ortaokulun 3 bin 432’si, 12 bin 686 lisenin 1715’i imam hatip. Ortaokulda 5,5 okuldan biri, lisede ise 7,3 okuldan biri imam hatip haline geldi. Yine 2013’te 75 bin 324 okulun sadece 5 bin 942’si özelken bugün 75 bin 19 okulun 14 bin 281’i özel haline geldi. 12,6 okuldan 1’i özelken bugün 5,2 okuldan biri özel oldu. Üstelik kamu okullarının sayısı azalırken özel okulların sayısı ise arttı. Eğitimi dinileştirirken, AKP velileri özel okullara mecbur bıraktı. 

            Fen liselerine gelince benzer bir artış, öğrencilerin yoğun talep gösterdiği fen liselerinde yaşanmadı. MEB’in verilerine göre, 2010-2011 eğitim öğretim döneminde 115 olan Türkiye’deki fen liselerinin toplam sayısı, 2023-2024 eğitim öğretim döneminde ancak 250 adet artırılabildi. 2024 itibarıyla Türkiye'deki fen lisesi sayısı yalnızca 365 olarak kayıtlara geçti.        MEB’in dini eğitim ağırlıklı okullaşma politikası, öğrenciler arasındaki eşitsizliği daha da derinleştiriyor. İmam hatip liselerinde yalnızca yüzde 12 olan 30’dan fazla öğrencisi bulunan sınıf oranı, Anadolu ve fen liselerinde yüzde 52’ye kadar çıkıyor.

            Milli Eğitimde sorunlar yumağı bitmiyor. Öğrenciler akın akın eğitim gördükleri okullardan kayıtlarını alıp “açık lise”ye kaçıyor. Kimisi üniversite sınavına bu şekilde daha iyi hazırlanacağını düşünüyor. Kimisi çalışmak zorunda olduğu için kaydını “açık lise”ye alıyor ama eğitimle ilgisi kalmıyor. Bazı kız öğrenciler de evlilik, ev işi yapma ve kardeşlere bakma gibi nedenlerle aileleri tarafından örgün eğitimin dışına çıkarılıyor. Oysa 18 yaşın altındaki tüm çocuk ve gençlerin örgün eğitimin içinde olmaları gerekiyor. Lise eğitimini “açık lisede” tamamlamanın pek çok sakıncası eğitimciler, öğrencilerin açık liseye geçişinin önlenmesi için çaba harcanması gerektiğini belirtiyor.

            Eğitim Reformu Girişimi’nden (ERG) araştırmacı Kayıhan Kesbiç, tüm yaş gruplarında açık öğretim liselerine kayıtlı öğrenci sayısının 1 milyon 566 bin 255 olduğunu belirterek “Bunların 262 bin 365’i 18 yaş altında. Açık öğretim lisesine kayıtlı 18 yaş altındaki kız öğrenci sayısı da 131 bin 246” dedi. 2016-17 öğretim yılında açık öğretim liselerindeki 14-17 yaş grubu çocukların tüm ortaöğretim öğrencilerine oranının yüzde 7.8’e kadar yükseldiğini, takip eden yıllarda ise bu oranın azaldığını ve 2020-21 öğretim yılında yüzde 3’e gerilediğini söylüyor.

            Eğitim İş Sendikası Başkanı Kadem Özbay, “Devlet okullarında eğitimin niteliği azaldığı için dershaneye gitmek, özel derse zaman ayırmak isteyen bazı öğrenciler sosyal, duygusal, kişilik gelişimi tamamlamadan örgün eğitimi bırakıyor. Fen liselerindeki öğrenciler bile okullarını bırakıp açık liseye geçiyor” dedi.

            AKP’nin özellikle son 2 yıldaki eğitimdeki en önemli hamlelerinden biri mesleki eğitim merkezleri (MESEM) oldu. Çocuklar bu uygulamayla 4 gün işyerine giderken sadece 1 gün okula gidiyor. 9, 10 ve 11’inci sınıf öğrencilerine asgari ücretin yüzde 30'u, 12’nci sınıftakilere ise asgari ücretin yarısı kadar maaş veriliyor. 

       Çocuklarını okutamayan veliler MESEM’lerde maaş da verilmesi nedeniyle buraları tercih etmeye başladı. MESEM’lere kayıtlı öğrenci sayısı 1 milyonu aştı. Bunun önemli bir bölümünü örgün eğitim çağındaki çocuklar oluşturdu. Çıraklık eğitimi olarak pazarlanan MESEM’ler tamamen devlet eliyle çocukları işçileştiren bir duruma dönüştü. Hatta son aylarda yaşanan iş kazalarında yaklaşık 10 çocuk MESEM’lerde hayatını kaybetti. Onlarcası yaralandı. 

            Son olarak tasarruf tedbirleri kapsamında taşımalı eğitime de son verilince ne kadar öğrencinin okula gidemediği halen açıklanmış değil. İşin tuhaf yanı bakan Tekin Bey, bir sözünde sabit duruyor. STK dediği vakıf ve dernekler bu yıl içinde MEB bütçesinden aktardığı para 5 milyar 895 milyon lira. Şimdi bu para ile tüm okullarda bir öğün yemek çıkacağı ya da taşımalı eğitimden yararlanarak okuyan çocukları okulla kavuşturabilirdi. 2025 yılında ne kadar para aktaracağı da merak konusu Sayın Bakanın.

İBRAHİM AYAN

Kaynak: 1-MEB verileri 2- Birgün gazetesi haber 04.10.2024 3-Mustafa Bildircin Birgün Gazetesi  04.10.2024