Cumhuriyetimizin kuruluşunun 101. Yılında ülkemiz değişik sorunlarla uğraşmaktadır. Bunların başında her ne kadar ekonomik sorunlar varsa da terör birinci sıraya çıkıveriyor.
YAŞASIN CUMHURİYET
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 101. Yılında ülkemiz değişik sorunlarla uğraşmaktadır. Bunların başında her ne kadar ekonomik sorunlar varsa da terör birinci sıraya çıkıveriyor.
TUSAŞ'ı hedef alan terör saldırısı nedeniyle kutlamaları iptal etmek yerine, daha görkemli ve coşkulu bir şekilde kutlamak; birlik ve beraberliğimizi pekiştirmek ve teröre (emperyalizme) meydan okumak bakımından daha doğru olmaz mıydı?
Terörün amacının korku ve panik yaratmak ve insanları umutsuzluğa düşürmek olduğu hususunda çoğunluk aynı fikirdedir.
Kendi ülkelerinin çıkarları için terörü bir araç olarak kullanan emperyalistlerin oyunlarını görmeden olup bitenleri anlamak oldukça zor, hatta imkânsızdır...
Dolayısıyla en önemli ulusal bayramımızı, iki intihar eylemcisinin saldırısını bahane ederek iptal etmek, terörün amacına hizmet etmektir!
1984'te başlayan PKK terör eylemleri nedeniyle; 40 binden fazla insanımızı ve 300 milyar dolar paramızı harcadığımız göz önünde tutulursa, bu aşamadan sonra "terörle müzakere" yapmanın mantıksızlığı ortaya çıkar.
Türkiye'de 40 yıldır yaşanan bir "terör sorunu" vardır.
"Terör Sorunu"nun adını kimler "Kürt sorunu" olarak değiştirmişlerdir?
Öncelikle belirtmek gerekir ki; Türk kökenli Türk vatandaşları ile Kürt kökenli Türk vatandaşlarının sorunları aynıdır.
Kürtlerin yaşadığı coğrafyayı Türkiye'den kopartmak ve "İkinci İsrail" olarak da tanımlanan emperyalizme göbeğinden bağlı bir yapay "Kürt Devleti" kurmak için emperyalizmin ilk ihtiyaç duyduğu şey; bu topraklar üzerinde yaşayan insanların kendilerini "öteki" (ikinci sınıf vatandaş) olarak görmeleridir.
Bunun için de ortada bir "Kürt sorunu" olduğunu işlemek ve insanlara bu dili kabul ettirmek şarttır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 2005 yılında Diyarbakır'da "Kürt sorunu benim de sorunumdur" şeklindeki sözleri fahiş siyasi bir hata olmuştur.
Son olarak Sayın Bahçeli’nin söylemleri sonrasında ortaya çıkan yeni durum hakkında insanımızın hiçbir bilgisi yoktur. İşin Tuhaf tarafı ABD, AB ve Emniyetin hazırladığı 2024 terör ve uyuşturucu raporlarında PKK yöneticilerinin ismi geçiyor. Meblağ bir buçuk milyar dolardan bahsediliyor. Yine Avrupa’daki uyuşturucu pazarının %80’i PKK’nın elinde. Bundan nasıl vazgeçecek. Bunlar nasıl halledilecek hiç bilgi yok.
Sonuç olarak önceki açılımdan binlere varan güvenlik görevlimizin şehit olduğunu düşünülerek ve ülkenin geleceği hesap edilip, insanımız bilgilendirilerek yapışmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet yaşaması için Türk insanının her şeyi bilmesi gerekir. Ne Mutlu Türk’üm Diyene İbrahim Ayan