2024-2029 yılları arasındaki süreçte AP seçim sonuçlarının Türkiye-AB ilişkilerinin lehine

                                AVRUPA PARLAMENTOSU SEÇİMLERİ SONRASI VE TÜRKİYE

            2024-2029 yılları arasındaki süreçte AP seçim sonuçlarının Türkiye-AB ilişkilerinin lehine olduğunu söylemek zor. Avrupa Parlamentosu seçimlerinin Avrupa Birliği-Türkiye siyaseti, ticari ilişkiler ve göç gibi tartışmalı konulara nasıl yansıyacağına ve önümüzdeki beş yıllık süreçte bizi nelerin beklediğine dair bir değerlendirme yapalım.

             Her ne kadar Avrupa Parlamentosu sağa kaysa da, geleneksel olarak Türkiye'nin çıkarlarına uygun olmayan bir gelişme. Her ne kadar Türkiye’nin AB’ye katılım müzakereleri dondurulmuş durumda olsa da, iki tarafın birbiriyle derin siyasi ve ticari bağları, ilişkilerde kopmayı önlüyor. Öte yandan Türkiye Avrupa için, Avrupa da Türkiye için bir jeopolitik bir gerçeklik. 

            AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in planlamasının başını çektiği bu olumlu gündem önerisi yansımadı. Vize serbestisi, Avrupa Yatırım Bankası’nın tekrar Türkiye’de faaliyet göstermesi, gümrük birliğinin güncellenmesi gibi öneriler Borrell tarafından hazırlanan raporda bulunuyordu. AB liderleri, bu önerilerin devlet başkanları seviyesinde değil, AB Daimi Temsilcilerinden oluşan COREPER’de (AB Daimi Temsilciler Komitesi) görüşülmesine karar verdi. Yani önerilerin bürokratlar tarafından değerlendirilmesi uygun görüldü.

            AB içinde Fransa, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan’dan oluşan blok, Türkiye ile ilişkilerin ilerlemesi için bu karar bildirgesinde gördüğümüz gibi çeşitli zorluklar çıkarabiliyor. Karar bildirgesinin sızan taslak metninin çok daha pozitif bir dille yazılmış olması, zirvede bazı AB liderlerinin bu ilerleme adımına direnç gösterdiğine işaret ediyor. Özellikle 2020’de Britanya’nın AB’den ayrılmasından sonra Türkiye’nin AB içinde etki alanı yüksek müttefik sayısı ciddi anlamda azaldı.

            Türkiye için yakın zamanda AP gündemine gelme olasılığı olan en önemli konular vize serbestisi ve gümrük birliğinin güçlenmesi. Türkiye ve AB, bu konularda bütün sorunları aşsa bile AP’nin onayı gerekecek. 

            Türkiye’nin vize serbestisini tüm gerekliliklerini karşılaması için 72 kıstastan sadece 6’sı kaldı. Bunların en öne çıkanı Terörle Mücadele Kanunu’nda değişikliğe gidilmesi. AB, Türkiye’deki mevcut terörist tanımını çok “geniş” buluyor. 

            Gümrük birliği için ise Türkiye çok istekli, ancak taraflar arasında hala giderilmesi gereken pürüzler bulunuyor. Süregelen vize serbestisi tartışmaları ve gümrük birliğinin modernize edilmesi konuları mevcut Türk hükümetinin de seçim sonrası önceliği olacak.. Bu yönde bir sinyali 14 Mayıs tarihinde Brüksel’e gelip Komisyon ile görüşmeler yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten aldık. Şimşek halka açık organize edilen bir etkinlikte Türkiye ile yapılacak geniş kapsamlı bir gümrük birliği anlaşmasının faydalarını muhataplara açıklarken kimse karşı görüş bildirmedi.

            2022 verilerine göre, AB Türkiye'nin ithalatının yüzde 26'sını ve ihracatının yüzde 41'ini oluşturmakta ve ​​toplam ihracatta ilk sırada yer almakta. 1995’te başlatılan AB-Türkiye Gümrük Birliği, ticaret hacmini önemli ölçüde arttırsa da güncel ekonomik zorlukları ele almak ve kapsamını hizmetler ve kamu alımlarını içerecek şekilde genişletmek için modernizasyona ihtiyaç duyulmakta. Aynı zamanda AB’nin tedarik zincirlerini çeşitlendirme ve ekonomik güvenlik politikalarının Türkiye’ye nasıl yansıyacağı jeopolitik gelişmelerin rüzgarının ne yöne gittiğine de bağlı.

            Yeşil Mutabakat çerçevesinde üçüncü ülkelere uygulanması planlanan bir takım çevresel standart gereklilerinin korumacı ticaret önlemleri olarak öne çıkması beklenebilir. Yeşil Mutabakat çerçevesinde üçüncü ülkelere uygulanması planlanan bir takım çevresel standart gereklilerinin korumacı ticaret önlemleri olarak öne çıkması beklenebilir.

            Özellikle Türkiye gibi üçüncü ülkelere karşı alınacak önlemleri de etkileyecek. Bu bağlamda Türkiye'ye yönelik alınacak önlemler Avrupa Parlamentosu ve Konsey düzeyinde önemli bir tepkiyle karşılaşmayacaktır. Seçim öncesi yasama sürecinden en güncel örnekler AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Yönergesi (CSDDD), Avrupa Birliği Zorla Çalıştırma Yönergesi (Forced Labour) ve hatta teknik sayılabilecek ama Türkiye’deki geri dönüştürme sektörünü yakından ilgilendiren Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Yönergesi (PPWR). CSDDD büyük şirketlerin ve yüksek riskli sektörlerin, insan hakları ve çevresel etkileri tespit etmek ve ele almak için tedarik zincirlerinde titiz bir şekilde due diligence (uygunluk incelemesi) yapmalarını gerektiriyor.

            Türkiye’de iktidarın dış politika söyleminde AB üyeliği hala önemli bir yer tutsa da, Ankara AB ile üyeliğin mevcut şartlarda ihtimal dışı olduğunun farkında. Türkiye, üyelik için şart olan Kopenhag (Siyasi) ve Maastricht (Ekonomik) Kriterleri’ni karşılamaktan çok uzakta. Fakat AB üyeliğinin ihtimal dışı olduğunu kabul etmek, bir anlamda Türkiye’nin demokratik gerilemesini de kabul etmek olacağı için Ankara bu söylemden vazgeçmiyor. 14 Mayıs’taki konuşmasında Mehmet Şimşek AB’deki muhattaplarına önemli olanın adaylık sürecinin sonucunun değil, üyelik sürecinin kendisinin olduğuna dair mesajını üstüne basarak iletti.

            NATO, Avrupa Konseyi ve AB adaylığı, Türkiye’yi kurumsal olarak Batı’ya bağlıyor. Özellikle NATO müttefikliği, Soğuk Savaş’tan bu yana Türkiye’nin bir ‘Batı ülkesi’ kabul edilmesinin en önemli sebebi. BRICS’in üyeleri içinde hiçbir NATO veya AB ülkesi bulunmuyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiği ve Çin’in ABD ile güç mücadelesinde olduğu bir dönemde BRICS’e üye olmak, Türkiye’nin kurumsal olarak da bu iki ülkeyle ciddi bir yakınlaşma adımı atması anlamına geliyor. Türkiye’nin Rusya ile olan ilişkileri mevcut şartlarda bile Batı’da rahatsızlık yaratırken, AB değerlerinden uzaklaşılan bir dönemde gelecek bir BRICS üyeliği, Türkiye’nin Batı dünyasındaki yerini daha da tartışılır hale getirebilir. Önümüzdeki haftalarda Rusya’ya uygulanan yaptırımların Türkiye ve diğer ülkeler aracılığıyla delinmesi meselesi yeni bir yaptırım paketinde gündeme gelebilir. Böyle bir jeopolitik ortamda Gümrük Birliği ve vize serbestisinin bürokratik düzlemde dahi yapılabilirliği düşük gözüküyor.(1)                              İbrahim Ayan

Kaynak: 1)  Metin Kaan Kurtuluş, T24 Haber Koordinatörü ve Dış Politika Editörü 13 Haziran 2024