Tarafsız bir gözle, şöyle bir hafızamızı yoklamak, gerçekleri ortaya koymak için yeterlidir.

                               İKİ EMPERYAL GÜÇÜN BİR KARŞILAŞTIRMASI

            Tarafsız bir gözle, şöyle bir hafızamızı yoklamak, gerçekleri ortaya koymak için yeterlidir.

-Muavenet Muhribimizi Rusya vurmadı, -Özel Kuvvetlerin kafasına Rusya çuval geçirmedi,

-15 Temmuz’u Fethullah ile beraber Rusya planlayıp icra etmedi,

-Irak üzerinde Eşref Bitlis'in helikopterini Rusya taciz etmedi,

-Filistin topraklarını İsrail’e Rusya peşkeş çekmedi,

   Irak'ı bölüp Kuzey Irak'ta Kürdistanı Rusya kurmadı,

-Barzani’yi, PKK’yı, YPG'yi başımıza bela eden Rusya değildi, Lakin PKK’ya Moskova’da büro açmasına izin verdi. Bunu da bizim idarecilerin pasifliği yüzünden.

-YPG’ye binlerce TIR silah ve mühimmatı Rusya vermedi,

-Kıbrıs'ta karşımıza çıkıp yıllarca ambargo uygulayan Rusya değildi, Lakin GKRY’nin Akdeniz’de üs vermesine de hayır demedi.

-74'de Haşhaş ekmeyeceksin diye emir veren Rusya değildi,

-Bugün verdiğimiz paranın üstüne yatıp F-35'leri vermiyorum diyen Rusya değil,  -Bize CAATSA yaptırımlarını uygulayan Rusya değil,

-Cumhurbaşkanına "Aptal olma" diyen Rusya değil,

-Bronson'u serbest bırakmazsan ekonominizi mahvederim, taş devrine dönersiniz deyip papazı zorla alıp götüren Rusya değildi,

-İncirlikten Çekiç Güç ve Provide Comfort harekatları ile PKK’ya malzeme ve silah veren Rusya değildi,

-15 Temmuz'da İncirlikten ve Afganistan’dan Cahit Bakır ile Bekir Ercan Van ile irtibat sağlayıp diğer Amerikancı generallerle darbe yapan Rusya değildi,

-Fethullah Gülen'i koruyan kollayan ve kendi topraklarında muhafaza eden Rusya değil,

-12 Eylül darbesini Rusya yapmadı, -Johnson mektubunu Rusya yazmadı, -23 Cent'lik asker olarak Kore'de Koreliler için 700 küsür askerimizi bir hiç uğruna Rusya için kurban vermedik, -Geçen sene Azerbaycan'ın Karabağ’ı geri almaması ve Ermenistan toprağı ilan edilmesini Rusya istemedi.

-Wilson prensipleriyle Sevr anlaşmasında Doğu ve Güney Anadolu’yu Ermenilere söz veren anlaşmaya sokan ve bunun için çaba sarf eden Rusya değildi,

-Siyasal İslam’ı başımıza bela eden Rusya değildi,

-Marshall Yardımları ve Truman doktrini ile milli sanayimizi çökerten, açılan fabrikalarımızın kapanmasına sebep olan ve bizi göbekten kendine bağlayan Rusya değildi,

            BİR DE RUSYA'NIN YAPTIKLARINA BAKALIM

    Kurtuluş Savaşında silah ve cephane ile akaryakıt Sovyetlerden tedarik edildi,

  24 Ağustos 1920 günü Bekir  Sami Bey Başkanlığında Moskova’ya giden ilk TBMM Heyeti ile Sovyetler  arasında imzalanan yardım antlaşması gereğince askeri yardımın deniz yolu ile yapılmasına karar verildi.

    Bölgede bulunan, 5 ton üzeri büyüklükte 28 geminin toplam taşıma kapasitelerinin takriben 7800 ton olmasına karşılık, Sovyetler Birliğinin Batum, Tuapse ve Novorosysky limanları üzerinden, Ağustos 1922’ye kadar 200 irili ufaklı deniz  vasıtası ile İnebolu, Trabzon ve Samsun limanlarına 46 ayda toplam 300,000 ton harp malzemesi taşındı ve Kurtuluş Savaşı destanı böyle yazıldı.

            Alemdar ve Gazal römorkörleri ile Şahin Vapuru, Rusumat-4 Gümrük-4 Motoru ve diğer tekneler Anadolu’nun Karadeniz’deki can damarını oluşturdular. Özellikle I. İnönü savaşında elde edilen askeri başarıdan sonra artarak devam eden Rus lojistik desteği, Kurtuluş Savaşı’nın kaderini belirleyen ana eksen oldu.

        Neden Atatürk, "gözüm Sakarya'da, kulağım İnebolu'da" diyordu sizce? Kurtuluş Savaşı’nda ikmal teşkilatının başında bulunan Korgeneral Muzaffer Ergüder'in, 1925 yılında bu başarı için sarf ettiği "Kurtuluş Savaşı'nda bir avuç deniz subayımız ve Karadeniz takaları olmasaydı, ne İnönü’ler, ne Sakarya ve ne de Dumlupınar ve de dolayısıyla Kurtuluş Savaşı olmazdı.” Sözlerine ne eklenebilir ki?

            Kuvayı Milliye Destanında Arhavili İsmail gibiler tarafından silah ve mühimmatın Batum’dan getirildiği anlatılmaz mı?

Genç ve fakir Cumhuriyetimiz hayatta kalma mücadelesi verirken, ABD ve Batı fabrikalarımızın kapanması için çabalarken beş kuruş para almadan sadece kuru üzüm, narenciye, domates vs. ve tarım ürünleri karşılığında;

Türkiye'nin en büyük demir çelik işletmesi İskenderun Demir Çelik'i,

Seydişehir Alüminyum'u,

Oymapınar Barajı'nı,

- Aliağa Petrol Rafinerisi'ni,

Bandırma sülfürik asit fabrikasını,

Artvin lif levha fabrikasını,

Çayırova cam fabrikasını,

Türk tekstilinin temeli kabul edilen

Bandırma sülfürik asit fabrikasını,

Artvin lif levha fabrikasını,

Çayırova cam fabrikasını,

Türk tekstilinin temeli kabul edilen Nazilli Sümerbank basma fabrikasını,

Kayseri Sümerbank bez fabrikasını,

Arpaçay barajını,

Orhaneli termik santralini,

Ruslar tek kuruş almadan tarım ürünleri karşılığında bize bir nevi hediye etmedi mi?

Hepsinin parası domatesle salatalıkla portakalla mandalinayla üzümle fındıkla ödenmedi mi?

Bunların hepsi ATATÜRK vizyonu değil miydi?

Son olarak bir daha tekrarlayalım;

     Konu Putin değil.

     Yarın ABD ve İngiltere çekip gittiğinde biz Rusya ile baş başa kalacağız.

        Amerikancı değiliz. Rusyacı da değiliz. Türkiye Cumhuriyetinin menfaatlerinin peşindeyiz. Rusya da bize tarih boyunca sayısız saldırıda bulundu. Kars, Ardahan’ı ve Boğazlar Üs istedi. Ancak bugün komşumuz. Karadeniz’de kıyıdaşımız. En büyük doğalgaz tedarikçimiz. Ekonomik ve askeri olmak üzere bir ilişkimiz var.

         Rusya-Ukrayna savaşı bizim savaşımız değildir. Tarihte olduğu gibi ABD'ye şirin görünmek için, Ukrayna'nın yanında,

       • Rusya'nın karşısında yer almak ulusal çıkarlarımıza uygun mudur?

         Üstelik Minsk Anlaşmasında Rusya’ya verilen taahhütlerin hiçbiri gerçekleştirilmedi. ABD, NATO ve Ukrayna üstünden Rusya’yı taciz ve tehdit ediyor. Rusya bunu kendi beka sorunu olarak görüyor.

          Türkiye bu işin dışında kalmalıdır. NATO kendini transforme etti.

          Varşova Paktı gitti işsiz kaldı. Kendine yeni rol arayıp durdu.

          Netice olarak NATO, Dünyanın her yerinde ABD’nin ve Birleşik Krallığın çıkarlarını yerine getiren bir örgüt haline

            Sonuç olarak, ne ABD, ne Rusya. Hür ve Bağımsız, Bağlantısız Türkiye.

                                                                       Kocatepe’den Selamlar

    İbrahim Ayan