“ İslam dünyası, İmam-ı Azam gibi rasyonel önderlerin yerine hurafeci meczup önderler
EMPERYALİZM VE TÜRKİYE
“ İslam dünyası, İmam-ı Azam gibi rasyonel önderlerin yerine hurafeci meczup önderler kabul edince Endülüs gibi muhteşem bir uygarlığı toprağa verdi.”
Emperyalizmin yönetimine iyi bakmak gerekir. İngilizler Hindistan’a ordular göndermek yerine benzer inançları toplumda hâkim kılarak birkaç taburla bölgeyi yüzyıllarca yönettiler.
İngilizlerin uğraşları sonucunda ortaya çıkan Vahhabilik cereyanı da Arapların Osmanlıdan ayrılma sürecini başlattı. Çünkü bu cereyanın lideri Muhammed bin Abdülhavad bir İngiliz ajanıydı.
İngilizler,” Cemaleddin Afgani( Sultan 2.Abdülhamid tarafından tutuklandı),İbni Temiyye, Reşit Rıza,Seyyid Kutup, Ömer el Benna” ambalajlayıp İslam’ı siyasallaştırdılar ve İslam dünyasındaki insanları kan ve intikam ideolojisine yönlendirdiler.
Emperyalizmin iki argümanı bulunmaktadır. Biri din diğeri de etnik yapı. Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında olduğu gibi Cumhuriyet döneminde (halen)bu argümanları kullanıyorlar. Şeyh Said dini, Seyid Rıza etnik yönü ile kullanıldı.
Milli Haber Alma( MAH) teşkilatımızı, ABD’de eğitim görerek MİT’e dönüştüren Korgeneral Fuat Doğu’dur. Bu kişinin ilgilendiği kişi de Fethullah Gülendi. Çünkü Necmeddin Erbakan’a karşı düşünülmüştü.
Hindistan’da İngilizleri yenen Gandhi, İngiliz valisine “ Bizi sömürdünüz ama iyilikler de yaptınız.”
İngiliz Genel valisi sorar:” Ne tür iyilikten bahsediyorsunuz?”
Gandhi:”En iyi okulları siz açtınız.. Merak ediyorum bunu neden yaptınız?”
İngiliz Genel Valisi: Eyvah bunu bildiğinizi sanıyorduk.”
Gandhi: “ Hayır, bilmiyorum.”
İngiliz genel Valisi : Biizim kurduğumuz sistem bilim adamı çıkarır logaritmayi ezberletiriz ama memleketine bağlı siyasetçi çıkarmaz.
Sevgili okurlar şimdi düşünelim. Fethullah Gülen’in okulları ve dershaneleri Türkiye’de en iyiler arasında değil miydi? Nasıl yapıldığı bir kenara bırakalım. İnsanımız evladım kazanamazsa da göndereyim param dini bir cemaate gidiyor diye bu kurumları seçiyordu. Dün İngilizlerin Hindistan’da oynadığını bugün ABD Türkiye’de uyguluyor. Hafızanızı biraz zorlayın İzmir Yamanlar ile İstanbul Fatih kolejleri öğrencileri çeşitli dallarda dünya şampiyonu olmadılar mı? İşin tuhaf tarafı çeşitli devlet kurumlarına ve askeriyeye yerleştirilen ve general rütbesine kadar ulaşan bu kişilerin biat kültürü ile yetiştiği ve itiraz etme veya sorgulama yeteneğinin yok edildiğini görüyoruz.
Fethullah Gülen’in maddi yapısı için söylenen vaiz emeklisi maaşı ile geçiniyor yalanıdır. Hemen belirtelim ki 100 milyar dolarlık bir faaliyeti yönettiği artık gün yüzüne çıkmıştır.162 ülkede 1.473 eğitim kurumu vardır. Türkiye’de 50 bin üzerinde çalışanı ile büyük bir işverendir. Devlet gibi tayin ve nakil sistemi uygulamaktadır. ABD’de faaliyet gösteren eğitim kuruluşu sayısı 174, FBI’ye göre Fethullah’ın açtığı bu okulların ana finasman kaynaklarından biri de CIA’dır.
Fethullah Gülen sadece ABD’yle değil, onun itici güçlerinden biri de İsrail ile Evanjelistlerdir.( Bunu Mavi Marmara olayında görmüştük.) ABD’de Texas Merkez Kilisesi’ne 1 milyon700 bin dolar bağış yapmış ve o kilisede adına kürsü açılmıştır. Avusturalya’da da benzer uygulamaya giderek orada da kürsüler açılarak, Dinler arası Diyalog Projesi fiili olarak yürürlüğe girmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nde devlet aklı (derin devlet) yoktur. Olsaydı Fethullah gibi bir emperyal oluşumu önceden görür ve onu siyaset belgesinden silerdi. Birileri tarafından radikal kabul edilen Necmeddin Erbakan’a karşı Ilımlı İslam ile dengeleme yolu gösterilerek yol verildi.
Yukarıda anlattığımız durumun bir benzerini de PKK’da görmek mümkündür. A. Öcalan MİT ‘in haber elemanı değil miydi? Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki olaylar sonrasında tutuklanır. Küçük bir ceza ve salıverilir. Devlet aklı olmadığı için kısa bir süre sonra emperyal bir enstrüman haline getirilir. Şöyle ki 12 Eylül darbesi sonrasında bıçak gibi kesilen ASALA ve sağ-sol kavgası yerine Kürtler üzerinden PKK’yı ortaya sürdüler. Siyasiler bölgenin kalkınma eksikliği, dış güçlerin kışkırtmaları ve demokrasi eksikliğinden kaynaklandığını söyleye dursunlar, PKK eylemleri ve katılımlarla uluslar arası güç haline geliyordu.( Şimdiye kadar Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Bakanlar ve devlet yetkililerinden biri çıkıp da bu dış güçlerin kimler olduğunu açıklamadılar. ) Buradaki amaç Türkiye’nin bölgede güçlü bir devlet olmasını engellemekti.
CIA,Mossad ile İngiliz istihbaratının kurguladığı Fethullah Gülen ve PKK projelerini görüp okuyan bir devlet aklı olmadı. Devletimiz NATO aklı ile yönetiliyor desek yöneticilerimize haksızlık yapmış olur muyuz bilemiyorum? Ama şu tespiti yapmadan geçmeyelim.. 1952 yılında girdiğimiz NATO ülkemizi bir kanat ülkesi ordumuzu da savunma ordusu haline getirdi.(Bunu Kıbrıs harekatlarında çıktığını askeri uzmanlar söyledi.) Belirli standartlara kavuşturdu ama kurduğu Gladyo ve Kontrgerilla örgütleri ile kirli işler çevirmekten geri kalmadı. Doğu ve Güneydoğu’ya yatırımları Rusların ilk istila edeceği yerler diye engelledi. En somut örnek ise 1980 darbesini “ bizim oğlanlar yaptı.” Sözü ile tarihe geçti.
Yıllardır ülkemde siyasi cinayetler işlenir gazetelere baktığınızda derin devletten söz edilir. Bunu da en çok ABD menşeli solcular ile liberaller gündeme getirir. Amaç emperyalizmin isteği olan devleti töhmet altına alıp Türk milleti nezdinde karanlık işler yapan bir örgüt haline getirmek ve yıpratmak.
Sonuç olarak mal putu ile din istismarını birlikte kullanabilecek konuma gelmiş kadroların ve siyasetçilerin egemen olduğu bir toplum, Cehennemini daha bu dünyada kendi eliyle kurmuş demektir. Allah ile aldatan dinci odakların sermaye ve serveti de ellerine geçirdikleri bir ülke haline gelmektedir Türkiye. Bu demektir ki, eğer Türkiye kendisine kurulan bu tezgahı dağıtamaz ise Yunusların, Hacı Bektaşların, Mustafa Kemal’in ülkesi karanlığa düşerek bir dünya cehennemi haline gelecektir. Emperyal politika olan BOP ve Ilımlı İslam gibi projelerin Türkiye’yi getirmek istediği yer burasıdır. Bunun için Türk milleti olarak beka davamıza sahip çıkmak zorundayız. Başka Türkiye olmadığının idrakine varmalıyız.
İbrahim Ayan