Öncelikle tüm okurların Kurban Bayramını kutlayarak, bu aylık Arap gazetelerinden derlediğimiz iki örneklemeyi sunalım:

                                      İRAN’IN GELECEGİ VE BATI’NIN BARBARLAR KORKUSU

                Öncelikle tüm okurların Kurban Bayramını kutlayarak, bu aylık Arap gazetelerinden derlediğimiz iki örneklemeyi sunalım:

                İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yanında bulunanlar helikopter kazasında hayatlarını kaybettiler. Bu kayıp yakın bir zamanda İran’ı etkilemez ama uzun bir zaman diliminde etkisi büyük olacaktır.

                Hamaney’in onayıyla yerine geçecek olan birinci aday konumundaydı. Sert bir kişiliği yanında, kanlı bir geçmişe de sahipti. İbrahim Reis’i için İran Devrim Muhafızlarından ciddi bir itiraz gelmemişti. Çünkü Reis’i rehbere itaatkâr bir kişilik sergiliyordu.

                İran’da Reis’inin ölümü kartların yeniden karılmasına yol açacak. Devrim Muhafızları ve Uzmanlar Meclisi’nin yeni rehber seçimi, şekli ve güvenliği tartışılacak. Yeni rehberin kişiliği ne olursa olsun, Devrim Muhafızlarının ve Muhafazakâr lobi içindeki rekabeti artıracak.

                Görünen o ki İran içinde ve Arap dünyasında kan dökülmesine varan iç ve dış sertleşmeler olacaktır. Henüz Arap- İsrail savaşının sonuçları ile Rusya- Ukrayna savaşının sonuçları İran’ın kuşatılmasına götürecek. Ortadoğu’daki gelişmelerde dikkate alındığında belki de yeni rehber rejimi kendi eliyle parçalayacaktır.

                               Gelelim, Batı’nın Korkusuna:

                S. Huntington, dünyayı kendi önerdiği sıralamaya göre, Hıristiyan, İslam, Konfüçyüslük ve Hinduizm diye dört büyük medeniyete ayırır. Bunu yanında Latin Amerika, Kara Afrikası, Rus (Ortodoks) ve Japon medeniyetleri ile Kore ve Güneydoğu Asya medeniyetlerini ise az önemli görür.

                Batı’da ve Batı dışındaki entelektüel ve kültürel tepki, Fukuyama’nın “ Tarihin Sonu” teorisine odaklandı. Belki de bu teoriye felsefi ve entelektüel bir kılıf giydirme çabası teoriyi akademik ve siyasi çevrelerde tartışma konusu haline getirdi.

                Huntington’nun tezinin derin bir teoriden ziyade doğrudan bir siyasi teze daha yakın olduğu belli oluyor. Bu tez kuzey ve güney ile büyük ekonomik bloklar arasındaki çıkar çatışmasında dikkatleri başka yöne çekmeyi amaçlıyor.  Huntington uluslararası yazdığı başka bir makalesinde de çatışmalar, metafor olarak tanımlanabilecek, yani fikirler, kültürler, dinler ve diller ile ilgili çekişmelerden söz ediyor.

                 Batı’ya göre Barbarların ötekiler daha az medeni olduklarını göstermek, gerektiğinde düşman olarak ortadan kaldırılması gereken insanlar toplamıdır. Huntington’ın medeniyetler çatışmasında ortaya koyduğu bazı medeniyetler, Batı medeniyetine potansiyel olarak tehdittir. Yazar Todorov’un şu tespiti çok önemlidir. Batı  bir dış düşman olmaksızın, uydurma olsa da bir tehdit olmadan yaşayamaz veya nefes alamaz.

                Todorov’a göre çatışmalar medeniyetler arasında değil devletlerarasında yaşanmaktadır. Çatışmaların dini olduğunu da ikna edilmeye çalışılması boşuna bir uğraştır. İslam medeniyeti gibi tüm medeniyetlerle değil, devletler ve gruplarla yaşayan siyasi çekişmelerdir.

                Batı, kendini tek medeniyet haline getirmek için hızlı bir tempo ile çalışsa da, Batı dışındaki diğer büyük medeniyetlerin de henüz dillendirmedikleri söyleyecekleri vardır. Fukuyama’nın söylediği  tarih sona ermemiş ve ermeyecektir.

                                                                                                                              Derleyen İbrahim AYAN

Not: ilk bölüm lübnanwww. Grandlb.com

 İkinci bölüm: el-Arabi-el cedid